Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Birbirini Besleyen Kaoslar

 Kendini kalabalık içerisinde kaybeden, duygularının ve aklının fikirler ve onları aktarma biçimi ile şekillendiğini fark edemeyen ceset yığınlarına dönüştük. Kalabalık içinde herkesin bol gürültü ile konuştuğu, susmanın önem yitirdiği, dünyaya ayak uydurmaya yemin etmiş amipler gibi etrafta dolaşıyoruz. Sesi gür çıkanların (hele de eli yüzü düzgünse) ne dediğine aldırış etmeden peşinden koşuyoruz. Sakince düşünmeye, fikirleri etraflıca takip etmeye vakit ayırmayıp hızlı kararlılarımızı ellerimiz çatlayana kadar alkışlıyoruz. Herkes dağılıp, gürültü azalınca, ipi salınmış kimlik bunalımı içinde savruluyor, yine gürültü kopsun da bir başıma kalmayayım, bana sorumluluk yüklenmesin, kendimle yüzleşmeyeyim diye kırk takla atıyoruz. İnsanları şahlandırıp hevesimizi aldıktan sonra aslında sıradan oluşu ile eleştirip bir kenara atıyoruz. Samimiyetsizlikten kızarmayan yüzlerimiz, istediğimiz olamayınca öfkeden siyahlıyor. İnsanların ne dedikleri ile değil, bizi sıkıyor mu, sorumluluk yüklü...

Kabalıktan Nezakete Olgunlaşma Süreci

 İnsanların söylemlerini hoyratça anlatmak isteme arzularını anlıyorum. Bazılarımız sürekli korumamız gereken bir zarafetten bahseder. Yalnızca bahsetmez, aynı zamanda isterler ki var gücümüzle bu zarafeti koruyalım. Haklı oldukları yerler elbet vardır. Benim şimdi behsedeceğim ise kısmi haksızlıklarına dairdir. İnsan, elbette nazik olanı uyumlu olanı sever ve arzu eder fakat bazı zamanlar vardır ki anarşik olma dürtüsü ile çalkalanır. Kabaca karşı koymak isteği içten içe yer bitirir. Nezaket ve zarafet ise aslında içsel bir rahatlamaya sebep olması gereken fiil ve ruh halidir. İnsan, olaylara olması gerektiği gibi hem de sakince karşılık verdiğinde neden kendini sıkışmış hisseder ki? Bahsedilen zarafetin içten bir olgunlukla gelmediğini, nezaketsiz biçimde üstüne geçirilen dar bir elbise olduğunu anlıyoruz. Anladığımız şey ise bizi memnun etmemekle birlikte kabalıktan nezaketin çıkmayacağı, iç dünyası gerekli olgunluğa sahip olmayan bireyin kaba olmayı özgürlük olarak tanımladığın...

Kitlesel Faydasızlık

 İnsanlar, hayat boyunca birbirinden etkilenen sosyal varlıklar olmayı sürdürür. Fikri olan, fikri olmayanı, statü sahibi olan, olmayanı, ihtilaf çıkartan ve bunun nelere sebep olacağını bilmeyeni diye bir çok başlık altında toplanabilir. Lakin birebirde sağlıklı ilerlemesi mümkün olan bu durum etkilenen insan sayısı arttıkça değişiklik gösterir. Artık etkin ve edilgen birbirine karışır. Örneğin, hitabı iyi olan biri konuşmacı olarak belirlenir, sonrasında diğerlerine karşı heyecanlı bir konuşma yapmaya başlar dinleyenler coşkulu bir karşılık verdiğinde konuşmacının sesinin arttığı ve art ardına heyecana getiren cümleler ile devam ettiği gözlemlenir. Artık edilgen olma sırası etken kişiye bağlanır. Konuşmacının söyleyecek sözü kalmasa da yeni coşkun cümleleri verilen tepki sayesinde hızlıca yineler. Artık gerçekten kimin etkilendiğini Allah bilir.  Gel gelelim konu sadece birbirini etkileyen iki taraf arasında kalmaz. Gösteri toplumunda sosyal medya ve hızlı etkileşim aracılığ...